Son 2-3 yıla kadar masaüstü uygulamaları ile web uygulamaları ayrı kulvarlarda var olmuşlardır. Her iki ortamında işleyiş tarzları farklı olduğu için üzerinde çalışan uygulamaların nitelikleride farklıydı. Aslında 2-3 yıl öncesine kadar web uygulamaları kavramıda ortada yoktu. Flash’in kullandığı actionscript dilinin gelişmesi ve AJAX’ın ortaya çıkmasıyla birlikte deyim yerindeyse mertlik bozuldu. Web tarayıcısı üzerinde bir çok masaüstü uygulamasının benzeri çalışır hale geldi. Durum bu hale gelince herkesin aklına işletim sistemlerinin işlevselliğini yitirip yitirmediği sorusu gelmeye başladı. Çoğunluğu web sayfaları ve web uygulamaları geliştirerek yazılım sektörüne giriş yapmış olan genç kuşağın önderliğini yaptığı “İşletim sistemleri çöpe” kampanyası şu sıralar çok moda hale geldi. Tarayıcı haricinde hiç bir masaüstü uygulaması kullanmayan bir kuşak yeni yeni doğmaya başladı.
Uygulama dediğin hızlı olmalı, butona tıkladığında cevap vermeli, verilerimi bilgisayarımda tutmalı dediğinizi duyar gibiyim. Modaya ayak uydurmak istemeyenlerdenseniz size güzel haberlerim var. İşletim sistemi genç kuşağın dediği gibi çöpe gitmiyor. Aksine yakın gelecekte popularitesi artmaya başlıyacak. Neden mi? Çünkü masaüstü uygulamalarıda çağ atlamaya başladı. Masaüstü 2.0 kavramı ortaya çıktı. Masaüstü 2.0 demek işletim sistemi bünyesinde çalışan yerel uygulamaların globalleşmesi, sosyalleşmesi anlamına gelmektedir. Masaüstü 2.0 aslında masaüstünde çalışan uygulamaların internet ile entegre bir şekilde çalışmaya başlamasıdır. Son zamanlarda populerleşen gereçler (Hava durumu, lig fikstürü, rss okuyucular) masaüstü 2.0 mantığına en uygun örneklerdir. Bu uygulamacıklar masaüstünde çalışmalarına rağmen web uygulamaları ile eş zamanlı olarak haberleşebilmektedirler.
Bence masaüstünden vazgeçmeyin ama her zamanda çevrimiçi olun. Kendinizi yalnızlığa mahkum etmeyin.
Gereçler (widgets) üzerine daha ayrıntılı bir yazımı yakında yayınlayacağım.