Bilgisayar Mühendisliğini bitirmiş biri olarak sanat fakültesine bağlı interaktif medya ve tasarım bölümünde yüksek lisans yapmak açıkcası benim için çok farklı deneyimler edinmemi sağladı. İnteraktiviteye karşı hobi düzeyinde olan yaklaşımımın biraz daha akademik bir hal almasını sağladı. Bölümde aldığım derslerden biride “Tipografik Animasyon” dersiydi. Dersin iki temel hedefi vardı. Birinci amaç piksel ve vektörel tabanlı animasyonların hangi uygulamalarla ve hangi tekniklerle yapılabileceğini öğretmekti. Flash üzerinde daha öncede ufak tefek animasyonlar yapmış biri olarak bu tarafı pek cezbetmemişti. Diğer amacı ise bir hikaye etrafında şekillenen farklı görsel efektlerin kullanıldığı yaratıcı işler çıkarmaktı. Yazılı bir metni yada düşünceyi görsel bir harekete çevirmek düşüncesiyle oldukça heyecanlanmıştım. Derste yaptığım çalışmaları paylaşmak istedim.
————————————-
Birinci çalışmada amaç seçilen bir şiirin animasyonunu hazırlamaktı. Turgut Uyar’ın “Acıyor” adlı şiirini seçmiştim.
Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor
————————————-
İkinci çalışmamda ise amaç bir şarkının animasyonunu yapmaktı. Doktor Zoil’ in “Spooky lyrics” şarkısını seçmiştim.
In the cool of the evening
When everything is getting kind of groovy
You call me up and ask me
Would I like to go with you and see a movie?
First I say no, I’ve got some plans for tonight
And then I stop and say all right
Love is kind of crazy with a spooky little boy like you
————————————-
Birinci animasyon üzerine çok fazla eleştiri almamıştım. Hatta bu kadar sade ve yalın olması çok beğenilmişti. Beğenilmesinin en önemli nedeni ise hikaye ile çok fazla bağdaşıyor olmasıydı. Siyah bir alanda beliren ufacık bir beyaz daire aslında mutsuzluğun içinde kıvranan bir insanı temsil ediyordu. Daha sonra bu insanın mükemmel mutluluğu ararkenki çabaları, farklı yönlere doğru şuursuz hareketleri beliriyor animasyonda. Mükemmelliği ararken aslında mükemmel olanın kendisi olduğunu farkediyorki burdaki insanı daire ile bağdaştırmamın nedenide, daire her zaman mükemmel bir cisimdir. Yaşadığımız evrende asla varolamayacak kadar mükemmeldir. Animasyonun sonunda ise çekilen acıyı anlatmak istediğim, daireden çıkan karanlık göz yaşları bulunmakta.
Fakat 2. animasyon üzerine çok fazla tepki ve öneri gelmişti. Bu tepkilerin en başında animasyonda kullanılan efektin tek düze olması geliyordu. Animasyonun ilk karesinden son karesine kadar tek bir çeşit hareket vardı. Bir diğer eleştiri ise animasyonda izleyicileri heyecanlandıracak, düşündürecek yada etkileyecek yaratıcı geçişlerin ve karelerin olmayışıydı.
Aslında birinci animasyon için bir saat, ikinci animasyon için ise nerdeyse tam bir gün uğraşmıştım. Fikrin uygulamadan önce geldiğini kavradığım anlardan birine daha tanıklık etmiş oldum.