Simülasyon

aufklarung_by_mandelbrat-d627ds8Gün içerisinde kaç farklı duygu arasında salınım yaptığımızın istatistiğini tutabilen bir cihaz olsaydı bize neler gösterirdi?

Kahkahalarla güldüğün bir anın hemen ardından endişelerle dolu bir denize balıklama atlarsın. Denizden çıkarken gökyüzünün karamsar havası seni içine çeker. Tam o sırada bulutları delerek yer yüzüne ulaşmayı başarmış güneş ışığını görüp hayatta her zaman bir umut kırıntısı olduğu düşüncesine kapılırsın. Bu salınımlar farklı mekanlarda, farklı zaman dilimlerinde, farklı etkileşim seviyelerinde rasgele döngülerde devam eder. Gün içerisinde hissetiğin duyguların yoğunluğuna ve uzunluğuna göre kendini bir duygu kümesine aitmiş gibi hissedersin.

Günün koşuşturması bitip, kafanı yastığa koyduğun an (Meditasyon anı – Kendinle başbaşa kaldığın an) duygulardan arınmış gerçeklerle yüzleşirsin. Fakat bu gerçeklerin neredeyse hepsi sorulardan oluşur. Nedengiller ve Nasılgiller ile birlikte beyin kıvrımlarında, uyuyana kadar sürecek br yolculuğa çıkarsın. Yolculuk sırasında gördüklerin ve duyduklarındır perdenin ardındaki yalın gerçeği gösteren. Aslında milyarlarca insan kopyasından biri olduğun gerçeğidir bu. Yüzleri, görünüşleri, karakterleri farklı ama özleri aynı bütüne bağlı milyarlarca kopyadan birisindir.

Neden bir kopya kendi iradesi olduğunu düşünür? Neden bir kopya özgür olduğunu düşünür? Neden bir kopya bu yazıyı yazarak kendinin farklı olduğunu düşünür?

İnsan eğer özgür olmadığına, iradesinin olmadığına, farklı olmadığına kendini inandırırsa işte o gün onun kıyameti olur. Beyhudedir tüm çabalar. Lafügüzaftır tüm kelamlar.

Bu düşünceler içerisinde Nick Bostrom‘un önermelerini keşfetmem daha da çıkılamaz bir noktaya götürdü soruları.

Bostrom aşağıdaki üç önermeden en az birinin doğru olduğuğunu söylemektedir.

  1. İnsanlık çok üstün bir teknolojik çağa ulaşmadan yok olacaktır.
  2. Teknolojik olarak üst düzeylere ulaşan medeniyetlerin hiçbiri bizim evrimsel tarihimizi simüle etmekle ilgilenmeyecektir.
  3. Kesinlikle neredeyse bir bilgisayar simülasyonunda yaşıyoruz.

Bilgisayar ortamında oluşturulacak program evreninde, benim belirleyeceğim fiziksel kurallarda yaşayan kod parçacıkları yazmak uzun süredir beynimin bir köşesini kemiriyor. (Hayal etmek bedava). Teknoloji bu hızla ilerlerse çok yakın zamanda bireysilerin yaşadığı simüle edilmiş evrenler yaratabilecek kapasiteye geleceğiz (Bu konunun detaylarını başka bir yazıya saklıyorum). O gün geldiğinde herkesin aklında tek bir soru olacak: “Hepimiz bir simülasyon içinde yaşayan kopyalar mıyız?”

Fakat o gün gelmeden de bu sorunun cevabını bulmaya hevesli bilim adamlarımız var. Washington Üniversitesi araştırmacıları bir simülasyon içinde yaşayıp yaşamadığımızı test edebileceklerini düşünüyorlar: “Do we live in a computer simulation?

Yarın uyandığımda ne mi olacak? Güneşli bir günü tüm algılarımla hissedebildiğim için şükredip olağan yaşama geri döneceğim.

– Kaçınılmaz Son –

Görsel: Aufklarung

 

8 thoughts on “Simülasyon

  1. Kesinlikle neredeyse bir bilgisayar simülasyonunda yaşıyoruz. 🙂 heyecan verici.

    güzel yazı, teşekkürler.

  2. çok güzel bir yazı, tam manasıyla anlatıldı bir günün kişi üzerindeki etkisi

  3. hakikaten günümüze en güzel yakışan yazılardan bir tanesi teşekkürler

  4. Paylaşım için teşekkür ederim. Blogunuzu yakından takip ediyorum ve beğeniyorum. Başarılarınızın devamını dilerim…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir